paranoyak sevgilinin mektubu & azer bülbül , bu gece karakolluk olabilirim

öncelikle merhabalar,

mutsuzuz ya hani, kendimizden ödün vermiyoruz.. afedersiniz bok sürdürmüyoruz mutsuzluğumuza, yalnızlığımıza.. yine yalnızız, çok şükür..

“Yolda yürürken çok düşündüm. Seni sevmemem gibi bir durum olabilir mi bile diye, bunu bile düşündüm. Ama böyle bir durum olmadığına karar verdim. Yani seviyorum bunla alakalı bi sorun yok. Evet sen başlamadan önce uyardın beni ama kalbime söz geçiremedim. Hala da geçiremiyorum o ayrı konu. Ama şunu biliyorum ki bizi istemeyen çok kişi vardı senin etrafında o kadar az kişinin bilmesine rağmen. Bazı kişilerle alakalı olan olayları hatırlıyorsun zaten selam vermeme gibi. Bunlara karşılık susabildiğim kadar sustum, direnebildiğim kadar direndim. Mücadele ettim. Ama bir zaman sonra artık kaldıramıyor insan. Zıvanadan çıkıyor yani. Bu işte böyle oldu. Benim huysuzluklarım da sebepsiz değildi lütfen kabul et. Her gün bir şey çıkarma olayına gelince böyle bir şey bilinçli yapılamaz. Kim mutsuz etmek için uğraşır kendini. KİMSE! Ama yaradılışım bu. Değişemiyorum. Sevince farklı bir Adem oluyorum. Susamıyorum bir zaman sonra. Sürekli tripten tribe girmem de hep bu nedenlerden. Ne kadar olmayacak desek de çıkacak bir şeyler. Bugün ki telefon olayı mesela. Sizin büro böyle işte. Tabii bu örnekti. Çünkü beni, bizi, seni çekemeyen çok. En başta da sürekli kavgasını ettiğimiz kişiler..
Okumaya devam et

incir reçeli 2 , izci mektup.. ~ incir reçeli güzeldir..

Bir film izledim bir gün, acını gördüm, acımı gördüm perdede. Günlerce kapına geldim. Evden çıkışını gördüm. İnsanlara nasıl baktığını, nasıl yürüdüğünü gördüm. Aynı benim gibiydin; yetişecek bi yerin yoktu. Bakmıyordun insanların yüzüne aradığın biri yoktu. Kolunda saatin yoktu zamanın bi önemi yoktu. Kimse gibi gidiyordun gittiğin yere, zaten gittiğin yerde de senin için kimse yoktu. Tam da benim gibi susuyodun gittiğin heryerde. Söylicek sözün yoktu. Ağzını açsan sövecek gibiydin. Herkese yabancı gibi bakıyodun. Tesadüf mü sandın senin barında işe başlamamı. Her gece bir sürü ayyaşla uğraşmamı. Haklıydın bi işim vardı zaten ne işim olurdu barda. “Sendin işim” Bugün karakol çıkışı yaralarını sarıp öpmemek için zor tuttum kendimi, canım yandı. Ama sana dokunduğum an tanırdın beni, bilirdin senin gibi yaralı olduğumu sabah evine geldiğimde gördüm, kapıda biriktirmişsin aşkımı. Okumadığını görüp cesaret aldım daha açık yazıyorum Adam. Bana neden Adam diyosun diye sormuştun, o dediğinden az bulunuyo çünkü bulunca da demek lazım. Bugün bi balığın ölüsüne baktığında vazgeçtim senden Adam. Biz yaşayanların sana verecek bişeyi kalmamış. Bu sana son mektubum. Ben yaralarımı sardım öyle geldim sana. Sen yaranın nerde olduğunu bile bilmiyosun. Cebimde bi tek hoşca-kal yoktu sana. Ben uyurken koymuşsun cebime.
“Hoşca-Kal”

Video şeklinde ve seslendirilmiş şekilde şurdan izleyebilirsiniz. Mutlu yarınlar cümleten, bi’serseri..